• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

 



Yanis Alevci Çatalca Soygunu 1878

anis Alevci Çatalca Soygunu 1878

Bu belge Yanis alevci adındaki devşirmenin Yunan çetesi ile İstanbul civarında yapmış olduğu soygunları anlatır. Yıl: 1878

Çete başı Yanis alevcidir. 1878 senesinin dördüncü ayında Osmanlı saraylarının padişahlara yakınlığı olması ile tanınan Yanis alevci aslında Kavalalıdır. O dönemin hükümetinin içinde bulunan Müslüman gibi görünen bir kaç Hristiyan sadrazam veznedar ve mimarlık gibi mesleklerde çalıştılar. Yanis alevci o dönemde deftaran nazırı olarak padişahın yanında çalışmaktaydı. Osmanlı adı ise kavalalı Mustafa Paşa Zade dir. ( alemdar )

Bu zat Osmanlı sarayının tüm gelir ve giderlerini defterlerini tutmaktadır. Bu süre zarfında akıl almaz sahtekarlıklar yaparak Osmanlı hazinelerini eşkiyalar ile iş birliği yaparak, istanbul dışına kaçırıyorlardı. Daha sonra bu olaylar Sultan Mehmet Reşat ve Abdül Aziz tarafından açığa çıkartılır. Fakat Yanis alevci ( Kavalalı Mustafa paşa zade ) bir Cuma günü akşam gizlice saraydan kaçarak İstanbul dışında İstanbul’a yakın Hadımköy civarında Leftedoris, Deli Aleksiyon, Vasilis, statisko Kara Efe ( uzun Ali ağa ) Vasilis Georgias, Kel Todor gibi eşkiyaların arasına katıldı. Sonra bu çeteler ile köy köy kasaba kasaba dolaşarak büyük ve kanlı soygunlar yaparlar. Bu soygunlardan ilki büyük çatalca soygunudur.

 

Çatalca Soygunu

Büyük Çatalca soygunu şu şekilde olmuştur. Osmanlı imparatorluğu Almanya ve Avusturya da bastırdığı 19500 adet Osmanlı lirası vardı. Bu paraları getirmekte olan treni katar Gökçeler köyü yakınlarında rayları sökerek devirirler. Para yüklü vagonları boşaltarak yüz atmış çift katıra yüklediler. Sonra altı yüz yirmi sekiz kişi ile İnceğiz ve Kadı köyü geçerek Fener köyü yakınlarındaki alnında kılıç, ve Osmanlı yazısı olan ( Hünkar ) mağarasına getirerek buraya nakledilir.

Bu mağaranın etrafı ve içi kaldırım taşlarla döşeli olup, üçü büyük diğerleri küçük yedi odası bulunur. Tavanı bir kubbeye benzer, tam sol karşı kısmında bir adet Oyma kartal heykeli vardır. Bu kartalın karşısında özel olarak Bizanslar tarafından yapılma horasanlı bir oda vardır. Duvarın kapısında ( paletta ) para diye yazı vardır. İçerisi doludur, kartalın boyu yüz otuz beş cm dir. Ve Bizans eseridir.

Oradan ayrıldıktan sonra taş kaldırım yoldan devam ederek iki saat sonra bir derin çatağa geldik. Bu çatak zindan gibi karanlık ve uçurumdu. Tek bir yoldan gidiliyordu. Dar bir kayanın arasını devam eden taş kaldırım yolu vardır. Yolu takip ederek, daha önceden yapılma etrafı özel taşla inşa edilmiş temiz bir at bağlama yerine rastladık. Bu yere ancak yan yana yedi sekiz at bağlana biliyordu. Bu yerin ön tarafı açık bir yerdir. Bu yerde üç değişik taş vardır, ikisinin üzerinde put mevcuttur. Atların arkası doğuya bakan kısım uçurum olup, pislikleri bu çatağa dökülür. Kuzey kısmı kayalardan örme bir duvardır, sağ yandan üç buçuk basamakla üste çıkılır.

Burada küçük bir odacık birde ocaklık yeri vardır. Yatak yerinde ve yastık taşında, bir ufak put 7-8 kadar mal ve heybe resmi yaptık. Tavanda büyük bir delik vardır, katırların tavanında ise büyük bir nal, ortasında put vardır. Yemlikler taşlara oymadır, halkaları taştan oyduk, bir saksı, içi horasan ile kapalıdır. Etrafında çiçek resmi vardır. Bu çiçekler bir gül, bir laledir. Her yemlikte bir put ve bir heybe vardır.

 

En köşedeki atın bağlama halkası bir demir kazıktandır. Üst kısmında dört mezar vardır. Mezarlara yakın büyük bir horasan kapak ucunda bir tabak kadar büyük halka yaptık. Halka demirdendir, bu yerin altı mahzendir. İçerdekilerin hesabı bilinmez.

Altı gün sonra orayı terk edip kömürcü köye geldik, bu köyden erzak alıp, eski şarapçı yoluna yakın bir yerde konakladık. Bu yere Port horomis ismini koyduk. Anlamı ise eylence meydanıdır. Bu yer düz bir alandı, etrafı Bizanslardan kalma harabeliktir. Ortada taş sütun bir direk vardı, birde kutsal sayılan papaz kayası vardı.

Bu taşta zitokonstantino zito papa gerolimatos diye yazılıdır. İki gün sonra buradan ayrıldık. Ayangilos köyü yakınlarında bir çete ile çatışmaya girdik, burada otuz arkadaşımızı kaybettik. Çete imha edildikten sonra çetemiz tüm yükünü Ayangilos köyüne yakın Muratağa isimli bir Türkün değirmenine götürdük. Değirmen çalışır vaziyette idi. İvan isimli eşkiyam benden habersiz değirmenci murat ağayı öldürmüş. Bende o sinir ile ivanı alnından vurdum. Daha sonra ikisini de değirmenin civarında bulunan kızılcıklık mevkine gömdük. Bu yer değirmenin yanında idi. Çetemin yükünü de değirmenin su arkına boşalttırıp Üstünü büyük taşlarla kapattırdım. Sonra bir tüfek, bir süngü resmi işareti yaptırdım, Birde içi putlu mal resmi yaptırdım.

Bir hafta sonra oradan Sarayköy nahiyesine geldik. Gece gizlice basarak ahalide ne var ise topladık. Yiyecekleri toplayıp hemen o gece orasını terk ettik. Güngörmez karanlık köy yakınlarında mola verdik. Burada Bizanslardan kalma bir çok mağara ve kale kalıntıları vardı.

Papa gamivas ( ganias ) kilisesine yükümüzü bırakarak yolumuza devam ettik. Altı temmuz 1879 da Vize civarını bastık, yirmi yedi katıra erzaklar ile değerli eşyaları yükleyip perçem kaleye geldik. Bu kale kayalık bir yerde üç çatağın birleştiği yerdedir. Bu yere yakın avpetros (arpetros) ve pazarcı köyleri vardır. Bu tepeden açık havada deniz ve bu iki köy görünür. Kalenin taşlarında wwt…işaretleri vardır. Bu işaretler varalis antonyus volçana aittir. Buraya gemici mevki, (bataklıkta) denir kiraz bahçeleri bulunur. Evrencik köyü yakınlarında Büyük çataklıkta semeryan virgi kifas gemye adlı Bizans köy harabelikleri bulunmaktadır. (köy isimlerinde harf hatası olabilir). Bu köylerin arasında bir kayada nişan olarak kebeli çoban on sekiz koyun resmi vardır. Gündoğusunda yontma taştan bir kurt çobana doğru bakar vaziyette.

Ayriyeten bir sarı birde beyaz alaca öküz yatar vaziyette yaptırdım. Buraya basilin köyü çok yakındır, ipek yolu hemen yakınından geçer. Bulgar peterin han, ağıl yeri ve çiftliği binaları buradadır. On yedi gün sonra samakofa geldik çatal sakal hıristosun çetesi ile birlikte yeni adaya gittik. Yol üzerinde dravlitos angel lozera köylerine baskınlar düzenledik. (köy isimleri benzerlik gösterebilir). Buradaki halktan aldığımız erzak ve eşyaları yeni adaya yakın Rum Aya İrina Kilisesinin mahzenine işaret olarak altı resim yaparak bıraktık. Burası aynı zamanda rahibe okuludur. Burada yüz yirmi altı rahibe vardı. Daha sonra buradan Panayırcı köye gittik. Köy ağası yorgoyu ve hanımı wargisa kızı konstasiyani ve oğlu aleksiyi yanımıza alarak, onların konağına gittik.

Dört gün bu konakta konakladıktan sonra, Kanlı Dere Sazlı Gölün orada bulunan arkadaşlarımıza katıldık. Bu yere Sarı gölde denir, burada birçok Bizans mağaraları ve denize yakın Körfez bir yer birde kayalıklarda on yedi basamakla çıkılan bir yanık mağara Vardı. İçerisi rutubetli ve canlı yakılmış gibi kokuyordu. Yakınlarında irili ufaklı mağaralar vardı, buralara kaldırım yollarla gidiliyordu. Denizin dibinde bulunan kayalıklarda denizin iç kısmına doğru bir mağara girişi vardı. İçeride bir Osmanlı gemisi bir direği kırık vaziyette, mağaranın beş metre içinde bulunuyordu. Bu mağaraların üç yüz adım altında ww işareti bulunan bir değirmen yanında birde mağara vardı. Çatal Sakal Hristo’dan öğrendiğime göre bu yer Rus korsan wilalademirko wolçan kaptana ait olduğunu söyledi.

Değirmende sol üst kayalıkta büyük bit put yedi adet kiriş deliği, sağ üst köşede bir çerçeve içinde wolçan kaptanın karısı ancelikanın resmi vardı. Değirmenin ön kısmında duvar örülmüş yer vardı birkaç nöbetçi yeri iki at Binek taşı vardı. Daha aşağıda kaynak, kaynağın yanında bir kadın mezarı vardı. Bu yer kanlı dere ile karanlık derenin birleştiği yerin iki yüz adım ilerisindedir. Buraya tiryaki hasan paşa mevki i de denir. Diğer bir adı da karanlık mevki.

Biz daha sonra bu dereyi takip ederek velinko köyüne vardık, burada iki saat konakladıktan sonra varçenko köyü karagöz köyü tahtacı köyü çukurcambaz köylerine baskın düzenleyip, bu köydekileri katlettik. Eşyalarını alıp yenice köye geldik. Burada bizimle işbirliği yapan Bulgar İvan ile buluştuk. Bulanık ve sulu dereyi geçerek patimağara köyü ile tekeş köyü arasında minare kaya mevkiinde kayalık bir yerde kamp kurduk. Bu yere halk dilinde aktepe ile Karatepe denilmektedir. Tüm eşyalarımızı bu kayalığın altındaki on beş kişi barınabilecek tavanında bir kadın resmi olan Bizans mağarasına gömdük, ve bir gün sonra oradan ayrıldık.

Arkadaşlarımız ile vizis yolunu takip ederek kokar kaynak, mevkiinde bulunan glavata manastırı rahip okulu kuru dere avrimos köylerine baskınlar düzenledik. Bu baskınlardaki eşyaları stanantomins kalesinin mahzenine sakladık. Hazinemin olduğu yere bir el resmi iki kadın resmi birde köpek resmi yaptık. Köpeğin sağ tarafındaki duvara bir kılıç birde anahtar resmi yaptık. Daha sonra yane Üsküp ve kızılcık köye gece yarısı baskın düzenledik. Buradan topladıklarımızı yane köyü yakınlarındaki volvodima değirmenine gömdük. Bu değirmenin yanında döşeme kaldırım yol gidiyor. Değirmen büyük bir kayaya yapılmıştır, suyunu bir şelaleden alır, bu şelale on iki arşın yüksekliktedir. Değirmende bir köpek izi sağ duvarda köşede, putlu bir papaz resmi vardır. Bu değirmene yedi basamakla inilir, ve üç basamakla çıkılır. Bu üç basamaktan çıktıktan sonra, bir sofra kaya mevcuttur.

Bu kayanın üstünde ortada bir yarım kesilmiş balık, bir ekmek dilim halinde Altı çatal kaşık tabak su bardağı vardır. Ve bir Arnavut çakısı mevcuttur. Zincir yedi baklalı olup son baklası yarımdır, toprağa sarkık vaziyettedir. Burasıhazineyi bıraktığımız yeri Belirtir. Daha sonra boyacı köyü, lazara, paspala geren köyü ve plaça köylerini soyduk. Kudret kaya ile (kudret kale) baklaya arasında bir boş mağaraya eşyalarımızı bıraktık. Kırk bir haraminin mezarı on dokuz basamakla çıkılan kudret kalenin yanındadır. Baklaya ise bir kanara kayada bir küçük birde büyük mağara vardır. Bu yerin üst kısmında bir küçük ekmek teknesini andıran tekne vardır. Büyük mağaranın balkonundan aşağıdaki yere arıların yapmış olduğu ballar akmaktadır. Balkonda bir yarım bal peteği ile petekte çalışan tek bir arı resmi vardır. Teknede ise bir arı kovanı sepeti resmi vardır.

Eşyalarımızı bıraktığımız mağara ise at nallama mağarasıdır. Çemen kale, Ceneviz kale sarı kale buraya çok yakındır. At bağlama mağarasında yaptığımız işaretler şunlardır. Çekiç, nal, toy kesme bıçağı, bir kerpeten, birde atın tırnak resmini kabartma olarak yaptık. Birde içeride küçük bir körük resmi ile ocaklıkta çalışan adam resmini Yaptık. Eşyalarımız ocaklık resminin hemen önünde gömülüdür.

Bu yerlerin bulunduğu mevki i zindan dere karanlık köy mevkiindedir. On sekiz ağustos 1881 yazında çağlayan kara abalı kuruşova belenko terziköy ahmaklar ahlatlı Malkoçköy soygunlarını gerçekleştirdik. Üçüncü büyük vurgunumuzu bu Köylerde yaptık. Çok büyük ganimetlerle erikli köy kirazlı yayla yolunu takip ederek kuruş ovaya geri gittik. Yükün bir kısmını ahlatlı mevkiinde gür sulu etrafı kavaklık olan (karakavaklık) karşı tarafı kayalık olan bir mağaraya gömdük.

Kanara kayada bir bakraçlı Türkmen kızı resmini çizdik, bakırdan üç damla su Dökülür vaziyettedir. Aynı mağaranın içinde de aynı resmi yaptık. Yakınlarında Kümbetli ufak bir mağara vardır, mağaranın içinde sol duvarda aynı resim Vardır. Erzaklar ve emanetler bu resmin olduğu yerde saklıdır. On beş gün sonra buradan ayrıldık, ve edirneye doğru gittik. Ve buradaki Osmanlı tayakadın Hasköy İskender köy ve Lalapaşa soygunlarını yaptık. Edirne’nin kara ağacında bir rum okulunun bahçesine ve merdiven altlarına emanetleri bıraktık​.


Yorumlar - Yorum Yaz
Sosyal Medya

Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam68
Toplam Ziyaret326018
Site Haritası